tekin arıcılık

www.tekinaricilik.com
Yayın yok.
Yayın yok.

TARÇIN

Bal ve Tarçın karışımının birçok hastalıklara iyi geldiği saptanmıştır.Eski Yunan tıbbında olduğu kadar Ayurvedik tıpta da Bal asırlarca hayati ilaç olarak kullanılmıştır.Bugünün bilim adamları birçok hastalıkların tedavisinde Balı çok etkili bir ilaç olarak kabul etmişlerdir. Bal her türlü hastalıkta herhangi bir yan etkiye sebep olmaksızın kullanılabilmektedir.Bugünün tıp ilmi balın tatlı olmasına karşın doğru dozlarda alındığında şeker hastaları için tehlikeli olmadığını kabul etmektedir.Kanada da yayımlanan ünlü Weekly World News dergisinin 17 OCAK 1995 tarihli sayısında batılı araştırmacılar tarafından bal ve tarçınla tedavi edilen hastalıkların listesini yayınlamıştır.ARTRİTBir kısım balı 2 kısım ılık su içerisine koyup üzerine bir çay kaşığı toz tarçın ilave ederek bir krem elde edilir. Bununla vücudun ağrıyan yerlerine masaj yapılır. 1-2 dakika içerisinde ağrının azaldığını göreceksiniz.Artritli hastalarbir bardak sıcak su içerisinde 2 kaşık Bal ve bir çay kaşığı toz Tarçını eritip sabah akşam alabilirler. Eğer düzenli olarak alırlarsa Kronik Artriti olan hastalar bile tedavi olabilirler.Kopenhag Üniversitesinde yapılan bir araştırmada ;kahvaltıdan önce Bir yemek kaşığı Bal ve ½ çay kaşığı toz Tarçını alan 200 hastadan 73 ü bir hafta içerisinde şifa bulmuşlar geri kalan yürüyemeyen ve hareket edemeyen hastalar da bir ay içerisinde şifa bulmuşlardır.BAĞIŞIKLIK SİSTEMİHer gün kullanılan Bal ve Tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virüs saldırılarına karşı korur.Araştırmacılara göre Balbirçok Vitamin ve büyük miktarda demir içermektedir.Balın düzenli kullanılması Akyuvarlar içerisindeki bakteriler ve virüslerle savaşan korpuskülleri de kuvvetlendirir.DİŞ AĞRISIBir kaşık toz Tarçın ve 5 tatlı kaşığı Bal karışımı ağrıyan dişe tatbik edilir. Ağrı kesilene kadar günde üç defa tatbik edilir.HAZIMSIZLIK ve GRİPToz Tarçın 2 kaşık bal üzerine serpilip yemekten önce alındığında asit oluşumunu ve hazımsızlığı önler. İspanya da yapılan bir araştırmada bal içerisindeki bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü ve hastaları gripten koruduğu saptanmıştır.İDRAR KESESİ ENFEKSİYONLARIİki kaşık toz Tarçınbir tatlı kaşığı Bal ılık su içerisinde eritilip içilir. İdrar kesesindeki mikroorganizmalar üzerinde etkilidir.KANSERJaponya ve Avustralya da yapılan bir araştırmada mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olunmuştur.Bu tür kanserlere yakalanan hastalar günde bir kaşık bal ve bir kaşık Tarçını bir ay süreyle günde üç defa almalıdırlar.KALP HASTALIKLARIBal ve Tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine sür.Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulama ile daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler ikinci krizden kilometrelerce uzakta olacaklardır. Bu uygulamayı düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir.KISIRLIKEski Yunan ve Ayurvedikler Balı yıllardır erkeklerin spermalarını kuvvetlendirmek için kullanmışlardır. Eğer kudretsiz bir erkek düzenli olarak uyumadan önce 2 kaşık bal yerse problemleri çözülecektir. Çin Japon ve uzak doğu ülkelerinde gebe kalamayan ve uterusunu kuvvetlendirmek isteyen kadınlar asırlardır toz tarçın kullanmaktadırlar.Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz Tarçın ve yarım tatlı kaşığı balı gün boyunca bir bir sakız üzerine koyup çiğnediklerinde tükürükle karışarak yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır. Amerika Meryland'da evli bir çiftin 14 yıldır çocuğu olmamış ve ümitlerini de kaybetmişlerdir.Bu uygulamalar kendilerine anlatılmış ve yukarıda belirtilen kürün uygulamasına başlandıktan birkaç ay sonra ikiz çocuklarının olacağı tesbit edilmiştir.KOLESTEROLİki kaşık Bal Üç tatlı kaşığı Toz Tarçın450 gr. demlenmiş çay içerisinde eritilerek içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2 saat içerisinde % 10 düşecektir.Artrit hastalarına tavsiye edilen kür de günde 3 defa kolesterol hastaları için uygulanabilir. Adı geçen dergideki bilgilere göre günlük gıda ile alınan bal bile kolesterolün düşmesine yardımcı olabilir.MİDE AĞRILARIBal ve Tarçın kürlerinin mide ağrıları için olduğu kadar mide ülserleri için de yararlı olduğu saptanmıştır.GAZHindistan ve Japonya'da yapılan araştırmalar Bal ve Tarçının midedeki gazı giderdiğini göstermiştir.SAÇ DÖKÜLMESİSaçı dökülenlerle tepesi açılanlar sıcak zeytinyağı içerisine bir kaşık balbir tatlı kaşığı toz Tarçın ilavesiyle elde edilen krem banyodan önce başa sürülür ve yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra yıkanır. 5 dakikalık bir uygulama dahi etkili olabilir.SİVİLCELER VE DERİ3 kısım bal 1 kısım Tarçın ile bir krem yapılır. Bu krem uykudan önce sivilceler üzerine sürülür.Sabahleyin ılık su ile yıkanır. Eğer 2 hafta süreyle her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden çıkarır. Egzama mantar ve diğer deri enfeksiyonlarında eşit miktardaki Bal ve Tarçın karışımı uygulanır.SOĞUK ALGINLIĞIBir kaşık ılıtılmış Bal1/4 tatlı kaşığı toz Tarçın günde üç defa yenir. Bu uygulama birçok kronik öksürüksoğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir.YAŞLILIKBal ve Tarçınla hazırlanan çaydüzenli alındığında yaşlılık harabiyetini önler. 4 kaşık bal1 kaşık toz Tarçın 3 bardak su içerisinde kaynatılarak bir içecek hazırlanır. Günde 3-4 defa ¼ bardak miktarında içilir. Deriyi diri taze ve yumuşak tutar yıpranmasını durdurur.YORGUNLUKAraştırmayı yapan Dr. MİLTON bir bardak su içerisinde ½ kaşık bal ve biraz toz tarçının her gün kuşluk vakti ve vücut direncinin düşmeye başladığı takriben saat 15.00 te alındığında bir hafta içerisinde canlılığın arttığını tespit etmiştir.ZAYIFLAMABir bardak su içerisine eşit miktarda Bal ve Tarçın konup kaynatılır.Her gün kahvaltıdan yarım saat önce aç karnına ve yatmadan önce içilir. Düzenli uygulanırsa kilo verilir. Ayrıca bu karışım düzenli olarak içildiğinde yüksek kalorili diyet alınsa bile vücutta yağın birikmesine engel oluyor

fondon şekeri

KONYA ŞEKER FABRİKASINDAN ARI YEMİ 1 Yıl, 11 Ay önce Karma: 1
Arkadaşlar internetten gezerken dikatimi çeken bir haberi sizinle parlaşmak istedim. Ayrıca Arı Yemini kullanan arkadaşlar varsa ürün hakkında görüşlerini yazarlarsa sevinirim.

Türkiye'nin ilk ve tek ruhsatlı Arı Yemi

Konya Şeker Türkiye?de bir ilki daha başararak Çumra Şeker Entegre Tesisleri? inde doğal şeker pancarından üretilen Arı Yemi Tesisi?ni kurmuştur.

Koloni varlığı bakımından dünyada 2. sırada, yıllık 70.000 ton bal üretimi ile 4, sırada yer alan ülkemizde kovan başına verim 16 kg. civarında olup, çok düşük düzeydedir Bunun en büyük nedeni arının yazın üretmiş olduğu balın %65'inin arıcılar tarafından alınarak kalan kısmının arıya kış yemi olarak kovanda bırakılmasıdır.

Arıların kışlık yiyeceğini bal ile karşılamak ekonomik olmadığı gibi kovan başına verimi de düşürmekte ve hızlı yağmacılığa neden olmaktadır. Ayrıca uzun ve sert geçen kışlarda tekrar dışarıdan şerbet verme zorunluluğu doğmakta, bu da hem arıcılarımıza ek maliyet yüklemekte hem de kuru madde oranı tam tutturulmadığından anların ishal olmasına neden olmaktadır.
Selam sayın kırşehirli;
Senin gibi bende meraklı idim dikkatimi çekmiş idi araştırdım:
Konya çumra şeker fabrikasının bana cevabı şu oldu,Biz bu mamüllerin satış ve dağıtım yetkisini bayi olarak Konyada yanlış hatırlamıyorsam HTM tarım galiba(şuan resmi yerde olduğum için hotmail msn mi açamadığımdan)orada kayıtlı idi onlara sorduğum gelen yanıtları şu oldu hatta telefonla beni aradılar fiyatlarışu.
Fondon şekeri 20 kg lık tenekelerde tenekesi 50,-ytl anbr yada kargo ilede yollarız dediler alıcıya ait.
Pancar şurubuda kilosunun 2.40ytl olduğunu söylediler.
Konya Çumra Şeker Fabrikasının arı yemi üretimi konusunda kafamın takıldığı bazı şeyleri sıralamak istiyorum:

1) Sıvı arı yemi içeriğinde arıya özel bir madde yok. Sakkaroz, glikoz ve fruktoz karışımı. İçindeki katı madde oranı yüzde 75 deniliyor. Yani yüzde 25'i su. Kg fiyatı 2.4 ytl.

Biz 750 gr şekere 250 gr su katarak 1 kg şerbet elde ettiğimizde, çok daha ucuza mal oluyor.

Fabrikasyon üretimin daha ucuza mal olması gerekmez miydi?

2) Arı yeminin pastorize olduğu bu yüzden şerbete oranla daha güvenli gıda olduğu söyleniyor. Benim bildiğim pastorize olmasının avantajı ambalajı açılıncaya kadar devam eder. Pastorize sütü ambalajında aylarca bozulmadan saklıyorsunuz, ama paketi açınca normal süt gibi bozuluyor.

İyi kaynatılarak içindeki olası bakteriler öldürülmüş sudan yapılan şerbet ile pastorize arı yemi kovana verildikten sonra bence şartları eşit hale geliyor.

3) Arı yemi Türkiye'de ilk defa üretildi denilirken bunu sıvı yem için kullanıyorlar olsa gerek. Çünkü sıvı yemin üzerinde arı yemi ibaresi var, fakat katı yem olarak satılan, kek muadili olduğu söylenen şekerin üzerinde FONDON ŞEKERİ yazıyor.

Tadına baktığımızda meşhur konya şekerinin tadı ve kokusunu duyuyorsunuz, sanki mevlana şekerinin yumuşağını yemiş gibi oluyorsunuz.

Ben biraz araştırdım FONDON ŞEKERİ pastacılık sektöründe kullanılıyormuş. Başka firmalarında aynı isimde üretimleri var.

Yani anladığım kadarıyla FONDON ŞEKERİ arılar için üretilmiş bir ürün değil. Zaten var olan bir şeyi, Türkiye'de ilk defa arı yemi katagorisinin altına sokmak, tartışılması gereken bir durum.

Yine FONDON ŞEKERİ nin içeriği de Sakkaroz, Glikoz, Fruktoz ve kıvam artırıcı madde şeklinde.

Yani şeker dışında arılara özel bir karışım yok.

Hepimizin bildiği gibi Şekerler arının karbonhidrat ihtiyacını giderir. Arı, protein, vitamin gibi diğer ihtiyaçlarını ise polenden karşılar.

Bu açıdan içinde sadece şeker olan maddeleri arılara vermekte sakınca yok, karbonhidrat ihtiyacını çözer.

Bu yüzden benim şahsi fikrim bu tür ürünleri alırken, ARI YEMİ reklamı kısmına fazla takılmadan, fiyat-performans oranına bakmak lazım.

Aynı oranda şerbeti 1.5 ytl ye mal ederken, arı yemine 2.4 ytl vermek çok mantıklı mı?

Bir de izleyebildiğim kadarıyla sıvı haldeki arı yemi kendi resmi fiyatı ile satılırken, Fondon Şekeri, fabrika üretimi kek reklamıyla resmi fiyatının çok üzerinde satılıyor.

Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yapılan Fondon Şekeri satışlarında 2.6 ytl, 3 ytl, 3.2 ytl, 3.5 ytl gibi fiyatlar duyuyoruz.

Kısacası olayı değerlendirirken Fiyatına ve sizin yapacağınız kekte ve şerbette harcayacağınız emeğin değerine bakın

ARI HASTALIKLARI

Amerikan Yavru Çürüklüğü , arıların yavru hastalıkları içerisinde oldukça bulaşıcı, dünyanın her tarafında yaygın olarak görülen, önemli ve en tehlikeli bakteriyel hastalıklarından biridir. Yavru arılarda Paenibacillus larvae tarafından oluşturulan infeksiyöz, oldukça bulaşıcı bir hastalıktır.Amerikan yavru çürüklüğü hemen her ülkede; İhbarı Mecburi Hastalıklar arasında yer almaktadır. Bir yerde salgın bir arı hastalığının çıktığını haber alanlar 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunun 9 ve 10 uncu maddesine göre illerde Bakanlık İl Müdürlüğüne, ilçelerde İlçe Müdürlüğüne derhal bildirir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de arıların en tehlikeli ve bulaşıcı hastalıkları arasında Amerikan Yavru Çürüklüğü bildirilmektedir. Zamanla tedbir alınmazsa koloniyi (ana arısı bulunan ve minimum 10-14 bin adet işçi arısı bulunan arı ailesini) öldürebilir hatta tüm koloniler ve diğer arılıklara (kolonilerin bir arada bulunduğu mekan) bulaşabilirler. HASTALIĞIN YAYILMASIBaşlıca bulaşma nedenleri şunlardır; a) Sterilize edilmemiş temel petekler, b) Arıcıların bizzat kendileri, c) Her türlü alet ve ekipmanları, d) Hastalıklı kovandan çerçeve alıp sağlam kovanlara verilmesi, e) Oğul arıları ile temel petekte kolonilerin birleşmesi, f) Hastalık etkeni taşıyan ergin arılar, g) Yağmacılık, h) Sağlam arıların hastalıklı bölgelere girmesi, ı) Hastalıklı bulaşık eski kovanların kullanılması, i) Bal, j) Ana arıPetek ve bal hastalığın yayılmasında çok önemlidir. Çünkü bulaşık bal ile beslenen arılar larvaları enfekte edebilmektedir.HASTALIĞIN TEŞHİSİKuvvetli kolonilerde yeni bulaşmış hastalığın farkına varmak çok zordur. Hastalık ilerledikçe kolonide sürekli bir arı azalması göze çarpar. Önceleri çok istekli ve canlı olarak çalışan koloninin, arıların azalması ile uçuş deliği önündeki canlılığı azalır. Arılar uçuş tahtası üzerinde veya uçuş deliği önünde şaşırmış ve ne yapacağını bilmez bir şekilde isteksizce gezinirler.a) Başlangıçta sağlıklı olan larva, önce petek gözünün tabanında "C" harfi şeklinde gelişir. Larva enfekte olduğu zaman morfolojik yapısını kaybederek hücreyi dolduracak şekilde yukarı doğru yerleşir ve bu pozisyonda ölür. b) Ölü larvalar önce donuk beyaz, açık kahve, koyu kahve ve sonunda siyah renge dönerler. c) Ölü larva çikolata rengi aldığında bir kibrit çöpü sokulup çekilirse iplik şeklinde 2.5-10 cm kadar uzar. d) Bazı gözlerde ölü yavru kalıntısı gözün alt yüzeyinde düzgünce uzanmış ve çok sıkı bir şekilde göze yapışmıştır. e) Yavru, pupa döneminde ölmüşse petek gözü kapağı (Operkulum) yavaşça kaldırılacak olursa arının dilinin yukarıya doğru kalkık ve genellikle gözün alt üst iç yüzeyine değecek biçimde sertleşmiş bir vaziyette olduğu görülür. f) Kovan kapağı açıldığında, ısıtılmış tutkal kokusu yada bozuk balık kokusu algılanır. g) Hastalıklı çerçevelerin yavrulu gözleri gayrı muntazam olup, üzeri açık ve kapalı petek gözleri ile alacalı bir görünüm arz eder. Çok sayıda yavrusuz göz vardır. h) Kapalı gözlerde kapağın renkleri solmuş, içeri doğru çukurlaşmış, toplu iğne başı büyüklüğünde delinmiş bir görünüm vardır. Larva döneminde ölmekle birlikte, ölü yavrular daha ziyade mühürlenmiş gözlerde bulunurlar. Yavru, prepupa ve pupa dönemindedir. HASTALIĞIN TEDAVİSİHastalık yeni başlamış ve hemen farkına varılmış ise, ilaçla tedavisi mümkün olabilmektedir. Bu durumda koloni, dezenfektan olarak kullanılan bazı kimyasal maddelerin yardımı ve ilaç olarak kullanılan bazı antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Dezenfektan Maddeler Günümüzde en çok kullanılan dezenfektan maddeler ve özelliklerini sıralayacak olursak; a) Potasyum hipoklorit (KClO) : Çamaşır sodası olarak da bilinir. Metal şurupluklar, el demiri, körük, ana arı ızgarası, maske, eldiven v.b. gibi malzemeler, 5 lt kaynar suya katılan 500 ml çamaşır suyu çözeltisinde 5-10 dakika kadar tutulur, sonra bol suyla durulanır ve güneşte kurutulur. Hazırlanan sodalı suya 250 gr Kalsiyum klorit ilave edilirse daha güvenilir bir dezenfeksiyon gerçekleştirilir.b) Küllü Su : Potasyum hipoklorit yoksa, metal arıcılık malzemeleri % 1'lik küllü suda 1 saat kaynatılarak da dezenfekte edilebilir.c) Zefiran : 100 ml'de 10 gr Benzalkonyum klorür içerir. Maske, eldiven gibi kıyafetlerin sterilizasyonu için 1/4000'lik eriğiyi tercih edilmeli ve çözelti için saf su kullanılmalıdır.d) Hidrojen peroksit (H2O2): Oksijenli su olarak da bilinir. % 1'lik H2O2 çözeltisi ile arıcılık alet ve ekipmanları, boş kovanlar ve çerçeveler sprey şeklinde ilaç püskürtülerek dezenfekte edilebilir.e) Kloramin: Boş kovan ve peteklerin dezenfeksiyonunda % 4'lük kloramin çözeltisi de kullanılmaktadır.İlaçla TedaviAmerikan Yavru Çürüklüğü tüm dünya arıcıları için çok tehlikeli bir hastalıktır. Tedavi için kullanılan kimyasallar dikkatli seçilip uygulanmalıdır. Hatalı ilaç uygulamaları balda kalıntı problemi yaratabilir. Amerikan yavru çürüklüğü hastalığı görülür görülmez ilaçla tedavinin yanı sıra "Transmasyon" (Çekirdek koloniler, yani dayanıklı kolonilerin oluşturulması) uygulaması da yapılmalıdır. Arı hastalıkları için son yıllarda ilaç kullanımı önemli derecede yaygınlaşmıştır. Ancak ilaçların, özellikle, antibiyotiklerin gelişi güzel kullanılması beklenen başarıyı önemli ölçüde etkilemiştir. Zira bazı hastalık yapıcı mikroorganizma türlerinin yaygın ve bilinçsizce kullanılması ilaçlara karşı toleransın artışına yol açtığı gibi dirençli suşların ortaya çıkışı da kaçınılmaz olmuştur. Bu nedenle ilaç seçiminin özellikle antibiyotik seçiminin yapılmasında hastalık etkenlerinin antibiyotiklere karşı duyarlılık derecelerinin bilinmesinde büyük yarar vardır. Özellikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bal arıları için bu amaçla ruhsatlandırılmış ve veteriner hekim reçetesi ile satılacak ilaçlar kullanılmak suretiyle ilaçlama yapılmalıdır. ARILARIN İMHASIHastalığın ileri safhalarında AYÇ hastalığının ilaçlarla önlenmesi pek mümkün olmamaktadır. Bu durumda arı ailesi ve çerçevelerin (petekleri ile birlikte) hepsi yakılarak imha edilir. Önce akşam üzeri arıların öldürülmeleri gerekir. Bunun için kovanın uçma deliği kapatılır, çerçevelerin üzerine kalsiyum siyanid, etilasetat ya da herhangi bir insektisit uygulanarak arılar öldürülür. Yakma işlemi için, çukur kazılarak içinde çerçeveler (petekleri ile birlikte) ve ölmüş arılar toplanır ve benzin v.s. dökülerek yakılırlar. Yakma işi tamamlandıktan sonra çukur toprakla kapatılmalıdır ve bütün bu işlemler arılıktan biraz uzak bir yerde yapılmalıdır. Isıya dayanıklı kovanın gövde, kapak ve dip tahtası ile işletmede kullanılan her türlü malzeme yukarıda yazılan dezenfektan maddelerle dezenfekte edilip, yüzeyler iyice kazındıktan sonra pürmüzle yakılarak kullanılmasına izin verilir. Strofor kovanların kullanımına ise çamaşır suyu ile yıkandıktan ve 2 gün güneşte kurutulduktan sonra izin verilir. TEŞHİS İÇİN LABORATUVARA MARAZİ MADDE GÖNDERMEHerhangi bir arı hastalığında doğru teşhis gönderilen numuneye bağlıdır. Petek numunesi yaklaşık olarak 10 x 10 cm ebadında ve mümkün olduğu kadar renk değişikliği olan ve ölü larva içerir şekilde olmalıdır. Numunede hiç bal olmamalı yada çok az bal içermelidir. Numune gevşek şekilde ambalajlanmalı ve ambalaj işleminde plastik çanta, alüminyum folyo, yağlı kağıt, teneke veya cam gibi malzemeler kesin teşhisi imkansız hale getirdiği için kullanılmamalıdır. Numune tahta veya kalın karton kutularla gönderilmelidir. Eğer peteğin bir kısmı gönderilemiyorsa herhangi bir test için yeterince materyal içeren petek gözü de yeterli olabilir.(KAYNAK: Bal Arılarının AYÇ Hastalığına Karşı Korunma ve Mücadele Talimatı)

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ

Bunları biliyormusunuz ? Bal arılarının, 450 gr bal üretebilmek için 2 milyon çiçeğe konmaları gerekiyor. Bir kovan arı yarım kiloluk bal için 88 km kadar uçar. Bir işçi arı hayatı boyunca 1/12 çay kaşığı bal yapabiliyor. Bir bal arısı yaklaşık olarak saatte 24 km hızla uçabilir. Bir arının dünyanın etrafında dolaşabilmesi için 2 yemek kaşığı bala ihtiyacı vardır. Her bir bal peteğinin 6 yüzü vardır. Bir bal arısının 4 kanatı vardır. Bir bal arısı bir seferlik polen toplama gezisinde 50-100 çiçeği ziyaret eder. Arılar birbirleriyle dans ederek iletişim kuruyorlar. Bir bal arası dans ederek diğer bir bal arısına nektarın ve polenin nerde olduğunu işaret ediyor. Dans yönü ve uzaklığı anlatmaya yardımcı oluyor. Arının yarım kilo bal yapabilmesi için 3 milyon 750 bin defa çiçeğe konması gerekir. 1 kilo bal yapabilmek için 40 bin adet arının 6 milyon adet çiçeği dolaşması gerekir. Arılar mavi rengi ayırt edebilirken, kırmızı rengi, koyu gri ve siyah olarak algılarlar. Bal arıları bir peteği doldurabilmek için 100 milyon çiçeğin nektarını emiyor ve 100 bin km kanat çırpıyorlar. Araştırmalara göre bir koloninin 1 kilo bal üretmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için 8 kilo bal tüketmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmesi için kat ettiği yol yaklaşık olarak 6 kez dünya çevresinin dönülmesine eşittir. Bal arıları dakikada 11400 kez kanat çırpar bu da vızıltı sesinin nedenidir
Arıların bal petekleri niçin altıgendir? Arılar doğanın gerçekten usta mimarlarıdırlar. Kesiti düzgün altıgenler oluşturan prizma şeklindeki petek gözlerinin dipleri bir piramit oluşturarak sona ererler. Kovanlardaki şekliyle dik duran her petekte, petek gözleri yatayla sabit bir açı yapacak şekilde inşa edilirler. Her bir gözün derinliği 3 santimetre, duvar kalınlığı ise milimetrenin yüzde beşi kadardır. Bu kadar ince duvar kalınlığına rağmen altıgen yapı nedeniyle büyük bir direnç kazanırlar ve arıların depoladıkları kilolarca balı rahatlıkla taşıyabilirler. Arıların petek gözlerini kusursuz bir şekilde altıgen yapmalarının başka sebepleri de vardır. Eğer beşgen, sekizgen veya daire şekillerini seçselerdi bitişik gözler arasında boşluklar kalacak, işçi arılar fazla mesai yaparak ve daha fazla balmumu harcayarak bu boşlukları doldurmak zorunda kalacaklardı. Gerçi üçgen veya kare yapsalardı bu boşluklar olmayacaktı ama altıgenin bir başka özelliği daha vardır. Alanları aynı olan üçgen, kare ve altıgen şekillerden toplam kenar uzunluğu en az olanı altıgendir. Yani aynı miktarda balmumu ile daha çok altıgen odacığın kenarı çevrilebilir. Aslında matematiğin, geometrinin ve simetrinin en kusursuz örnekleri sadece bal peteklerinde değil doğanın her yerinde görülebilir. Ancak bizler günlük hayatın hayhuyu içinde bu mükemmelliğin farkına varamayız. Kar taneciklerinin hepsi birbirlerinden farklı altıgen şekilleri, tohumların dizilişlerindeki spiraller, mineral kristallerindeki geometrik yapılar ve değişmez açılar, tavus kuşunun kuyruğundaki lekeler, sümüklü böceğin kabuğu, örümcek ağları, tüm bunlar görüntü olarak kusursuz olmalarına karşın müthiş bir matematik düzen de gösterirler.Papatyanın ortasındaki sağ spirallerin sayısının 21, sol spirallerin ise 34 olması, Himalaya çamının kozalaklarındaki pulların aynı şekilde 5 sağ, 8 sol spiral oluşturması, kara çam kozalaklarında ve ananas meyvesinde ise 8 sağ, 13 sol spiral bulunması tesadüf değildir elbette.Leonardo Fibonacci (1170-1250) isimli büyük matematik ustası ta o yıllarda, her sayının kendinden önce gelen iki sayının toplamı olduğu bir dizi geliştirdi; l, l, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610,..................... Dikkat ederseniz yukarıda verilen sağ, sol spiral sayıları, bu dizide artarda yer alan sayılardır. Bu dizinin ilginç bir yanı da on ikinci terimden yani 144'den sonraki ardışık sayıların birbirlerine oranlarının (233/144 = 377/233 = 610/377) 1,61803 olması, 5. Sayı ile 12. Sayı arasındaki oranların da bu sayıya çok yakın olmalarıdır. 15. Yüzyılın ikinci yarısında yaşamış matematikçi Pacial Luca tabiatta daima kenarları arasında 1,618 oranı bulunan bir dikdörtgen bulunduğunu, hatta insan vücudunun da bu oranda yaratıldığını ileri sürüyor, mahkeme tarafından yakılma tehlikesine karşı da Leonardo da Vinci'nin çizimlerini göstererek meydan okuyordu. Zamanın heykeltraşlarının heykellerinde de bu oranı kullandıklarını belirtmeleri üzerine bu oran Tanrısal Oran' olarak da anılmaya başlandı.